Benim Elif Şafak'ı keşfetmem üniversite yıllarıma dayanıyor. Bir gün en sevdiğim kitapevi olan Simurg'da(kelimenin tam anlamıyla kitabevidir, kedilerin egemenliğindedir, yeri de İstiklal'dedir.) kitaplara bakarken çarpmıştı gözüme MAHREM.
Kapağındayırtılmış bir kağıdın arasından bakan bir göz vardı, kitapların kapaklarına aldanmayan ben birden aldanmak istemiştim, o hızla arkasını çevirip okudum yorumları. Bu hızla kitabı da okudum ve Elif Şafak'la tanışmaktan çok mutlu oldum.
Sonrasında önceki kitaplarını da her yeni çıkan kitabını da okudum Elif Şafak'ın.
Ama tam da hamilelik dönemime denk gelen Siyah Süt hem otobiyografik, hem çok özel, hem derinden ilerlediği için belki de en kadınsalı olduğu için çok farklı bir yerde bende. Aynı zamanda en fantastik olanı da Siyah Süt.
Bir kadın, birçok kadıncık oluyor, farklı kadınlık halleri, hepsinde ayrı ayrı dilleniyor...
Evet ben de böyleyim, biz de böyleyiz diyorsunuz, o kadınlarla siz de ayrışıyorsunuz.. Sonra hepsini toplayıp bir araya yeniden bakıyorsunuz kendinize.. Ne kadar güçlü olabildiğinize, içinizde neler neler barındırıp ne kadar zengin olabildiğinize inanamıyorsunuz.. Bir nevi Ayna gibi Siyah Süt.
Postnatal(Doğum sonrası) sendromdan başlıyor; içte, özde ne hasaplaşmalar, ne ruhlar varsa hepsine dokunuyor bu kitap. O yüzden ben anne adaylarına , annelere ama özellikle de baba adayları ile babalara tavsiye ediyorum.. Anlamak için.. Eşini tanımak için.. Ona bir adım daha yaklaşabilmek için. Ayrıca bu sadece benim değil aynı zamanda bu kitabı benden hemen sonra okuyan babamında fikridir... :)
Ayrıca güzel haber : Elif ŞAfak ikinci çocuğuna hamileymiş, belki gelmiştir bile bebek..
Teşekkürler Elif Şafak iyi ki varsın..
0 yorum:
Yorum Gönder